Aktif Doğum Manifestosu

Bir doğum pozisyonunun etkili olması için kan damarları üzerinde bası olmaması, hareketin kısıtlanmaması, pelvisin tam olarak mobil olması, bedenin yerçekimi ile uyumlu çalışması gerekir.

Active Birth Manifestosu

1.Müdahalesiz her  doğumda belirgin bir hareket vardır: kadın yürür, çömelir, ayağa kalkar, dizlerine çöker, yatar ve en rahat, en doğru pozisyonu bulmak için bedenini özgürce hareket ettirir. Kadın içindeki dürtüleri izlediğinde, doğal bir doğumda sabit bir pozisyon olamaz. Doğum aktif bir eylem olduğundan dolayı pozisyon değiştirmenin başarısını gerektirir. Doğum pasif bir mahkumiyet değildir.

2.Bütün dünyada kadınlar binlerce yıldan bu yana, doğumlarını kendiliğinden ayakta veya aktif pozisyonlarda doğum yaptılar. Bu doğumlarında çoğu zaman desteklendiler. Irk veya kültür ne olursa olsun, Afrika’lı, Amerika’lı, Asya’lı, Avrupa’lı aynı dik pozisyonlar tercih edildiler. Tarih, etnolojistlerin asırlar boyu dikine pozisyonların tercih edildiğini gösteren kanıtlarını desteklemektedir.

3.Günümüzde sanayileşmiş toplumlarda birçok kadın, genellikle hastanelerde sırt üstü veya yarı yatar pozisyonlara mahkum edilmektedir. Bu uygulama mantıklı değildir. Doğumu gereksiz yere karmaşık ve pahalı hale getirir. Doğal bir eylem olan doğumu, medikal bir olaya dönüştürürken, kadını pasif bir duruma sokar. Hiçbir canlı ırkı, bu kadar dezavantajlı bir pozisyonu benimsemez.

4.Araştırmalar yarı yatar veya yatar pozisyonların birçok olumsuz etkilerini ortaya koyar:

Sırt üstü yatış arkadaki ana damarlara basınç etkisi yaratır. Kalpten aşağı doğru giden ana artere yapılan bu bası sonucu, rahim ve plasenta yeterince kanlanamaz, bu da bebekte strese neden olur. Kalbe dönen ane venlere yapılan bası, kalbe dönen kan akımını azaltarak tansiyon düşmesine ve diğer dolaşım bozukluklarına sebep olur. Bu durumlar doğum sonrası ağır kanama risklerinde artışa neden olur.

Yatar pozisyonlar pelvik eklemlerin hareket yeteneğini kısıtlar. Çömelmede olduğu gibi dizlerin göğse yaklaşması, Pelvisde maksimum açıklık sağlar. Yatar pozisyonda ağırlık doğrudan sakrum üzerindedir ve bu durum pelvis arka duvarının, bebeğin başına uyum sağlamak üzere geriye doğru hareketini önler. Bu pubis sinfizi ve kuyruk sokumu arasındaki çapı belirgin biçimde azaltır. Çömelme veya öne eğilme ile karşılaştırıldığında % 30’a varan bir kayıp söz konusudur.

Bir cisim için yere dikine düşmek, yere paralel hareketten çok daha kolaydır. (Newton’un yer çekimi kanunu) Yatar pozisyonlarda rahim yerçekimine karşı çalışmak zorundadır. Bu ebrjı kaybına neden olur. Gereksiz güç harcanmasına ve ağrıya neden olurken, doğumun süresi de uzar. Anne duruşu, bebeği yere paralel yerine yere dik pozisyonlarda tutarsa, bebeğin inişi, rotasyonu ve doğumu çok daha kolaydır.

Annenin bebeğe dönüşlerinde  rehberlik eden doğal hareketleri kısıtlanırsa, bebeğin pozisyon bozuklukları daha sık görülür.

Sırt üstü yatış pozisyonlarında perine dokuları özellikle arka bölümde çok daha fazla geriler. Bu durum daha fazla stres ve ağrıya sebep olurken, yırtılma veya epizyotomiye ihtiyaç ihtmallerini arttırır.

5.Hareket ve pozisyon değişikliği, uygun bile olsa tek bir pozisyondan çok daha önemlidir. Doğal doğum pozisyonları ayakta durma, yürüme, dik oturma, çömelme, dizlerin üstünde durma, emekleme ve yana yatışları içerir.

Bir doğum pozisyonunun etkili olması için;

  • Kan damarları üzerinde bası olmaması,
  • Hareketin kısıtlanmaması,
  • Pelvisin tam olarak mobil olması,
  • Bedenin yerçekimi ile uyumlu çalışması gerekir.

Doğum için çömelme ve benzeri hareketler doğa kanunlarına en yakın pozisyonlardır ve fizyolojik doğum pozisyonları olarak bilinirler. Bunlar tam ve yarı çömelme ile dizüstü değişik pozisyonları içerir.

Bu pozisyonlar ıkınma esnasında aşağıdaki ek avantajları sağlar ;

  • Etkili itme refleksi için daha güçlü kasılmalar
  • Optimal Fetal oksijenizasyon
  • Minimal gerginlik ve kas gücü
  • Optimal iniş açısı
  • Gelen kısmın inişi, dönüşü ve çıkışı için maksimum pelvik alan
  • Optimal perine gevşekliği

Doğum için dikey pozisyonların kullanıldığı yerlerde, spontan fizyolojik doğum sayılarının arttığı gösterilmektedir.

6.Aktif doğumda, doğal hormonların engellenmeden salınımı sayesinde fizyolojik doğum eylemi kendiliğinden ilerler. Optimum oksitosin salgısı etkili kasılmalar, etkili ıkınma refleksi, kolay bir plasenta ayrılması ve doğum sonrasında rahimde en etkili küçülmeyiğ sağlar. Yüksek endorfin seviyeleri annenin kasılmaları müdahalelere gerek kalmadan, çok daha rahat karşılamasına olanak verir. Yüksek hormon seviyelerinin etkirli sonucu doğumdan sonraki ilk kritik saatteki  anne ve bebek bağlanmasını destekler.

7.Annenin mahremiyeti korunarak, kendisini güvende ve emin hissettiği doğumu kolaylaştıran bir mekan hazırlanması son derece üstün bir öneme sahiptir. Aktif doğumun anahtar öğeleri olan, dikey hareket özgürlüğü ve optimal hormon salgısı için, bu ortamlar vazgeçilmezdir.

8.Doğumun aktif döneminde (5-6 cm açıklık) vücut ısısındaki suya girmenin aktif doğumu hızlandırdığı gösterilmiştir. Kasılmalar artabilir. Suyun kaldırma kuvveti gevşeme, rahatlık ve mobiliteyi arttırabilir.Çalışmalar ağrı algısının değiştiğini göstermektedir. Doğum havuzu öncelikle doğumu kolaylaştırdığı gibi, aynı zamanda da olanaklar optimal olduğunda doğum için uygun bir ortam yaratır.

9.Son 50 yıldaki çalışmalar doğum aktif olduğunda  aşağıdaki avantajları göstermektedir;

* Doğumun doğal ritmi ve ilerlemesi bozulmaz,

* Rahim kasılmalara daha güçlü, düzenli ve sıktır,

* Kasılmalar arasında daha fazla gevşeme sağlanır,

* Rahim içi basınç sürekli olarak daha yüksektir,

* Doğumun birinci ve ikinci  dönemleri daha kısadır. Bazı çalışmalar aktif doğumlarda %40’a varan süre kısalmaları göstermektedir.

*Doğumlar daha rahat ve stressiz olduğu için anestezi ihtiyacı çok daha azdır.

* Yenidoğan sağlığı genellikle çok daha iyidir.

* Kadınlar doğuma tam olarak katıldıklarını ve kontrolün onlarda olduğunu hissederler. Çoğu zaman  coşkulu ve mükemmel bir doğum tecrübesi yaşarlar.

10.Aktif ve pasif doğumun her ikisine de şahit olanlar  için , aktif doğum tartışmasız olarak  genellikle daha kolay, güvenli ve anne-bebek için yararlıdır. Aktif doğum sonrasında anne, bebeğin ondan çıkarıldığını değil, bebeğini doğurduğunu hisseder. Yüz yüze il karşılaşmalarında, her ikisi de birlikte doğuma katılmışlardır. Her ikisi de ilaçsızdır ve aktiftir. Her ikisi de sağlıklıdır. Bu durum kaçınılmaz olarak anne-bebek bağlanması ve sevgi dolu sağlıklı aile ilişkilerinin kurulması için en mükemmel ortamı yaratır.

11.Aktif doğum doğru pozisyonlardan çok daha fazla bir felsefedir. Dik pozisyonları kullanmak için hareket özgürlüğü temel kavramken, aktif doğumun vazgeçilmez tanımı, doğumdaki tercihlerin ve kararların annenin kontrolünde olmasıdır. Bu sayede anne doğuma giren kişilerle çok daha yaratıcı ve saygılı bir ilişkinin coşkusunu yaşar. Doğumda müdahale gerektiğinde, yapılacak müdahalelerle birlikte aktif doğum prensipleri uygulandığında, riskler ve yan etkiler azalır. Bu sağlanınca, doğal veya yardımla olsun, her doğum aktif doğum olarak adlandırılabilir.

12.Doğumda uygulanan gereksiz müdahalelerin sağlığımız üzerindeki uzun dönemli etkileri gittikçe ilgi çeken bir alandır. Çalışmalar göstermektedir ki, fizyolojik bir doğum potansiyelini arttırmak için, modern tecrübeler ve genetik içgüdülerimiz ile, doğum servislerinin tavırları, ebelerin eğitimleri ve kadınların doğuma hazırlanmalarındaki temel değişimler kaçınılmazdır.

13.Doğum her kadının hayatında özel bir tecrübedir. Yarı içgüdüsel, yarı öğrenilen bir güç yolculuğudur. Birçok şeyi iyi yapmak için ustalık gerekir ve doğum da bunlardan farklı değildir. Anne adayı hamilelik ve doğum için bilgiden çok daha fazlasına ihtiyacı duyar. Doğuştan gelen doğum kabiliyetine güvenmesi ve dik pozisyonlarda rahat edebilmesi için, hamilelik boyunca fiziksel, ruhsal ve duygusal bir hazırlık dönemine ihtiyacı vardır. Aktif doğum için hazırlık anneye, içgüdüsel potansiyeline ulaşabilmesi ve güvenebilmesi için bedensel ve zihinsel olarak derin bir gevşeme getirmelidir.

14.Bir bebeğin doğumu aile içinde bir kutlama olmakla beraber, son ana kadar belli olmayan kritik bir olaydır. Her toplumda gerek doğum yapma gerekse doğuma yardım ustalıkları saygı görmektedir. Modern batı toplumlarında doğuma teknolojinin girmesi, yeni güvenlik ve hayat kurtarıcı uygulamaları beraberinde getirmiştir. Ancak kadınların bir çoğuna yaygın ve rutin olarak uygulanan bu teknolojilerin, tüm dünyada komplike ve müdahaleli doğum oranlarını arttırdığı gösterilmektedir. Bu durum değerli ve gerekli ebelik yeteneklerinin kaybolması sonucu  annelerin olduğu kadar ebelerinde  tatmin ve kendine güven duygularında azalmalara sebep olmaktadır. Medikal yardımcılar, doğum uzmanları haline gelmiştir. Bunun yanında, doğum yapan kadının yetenekleri o kadar ihmal edilir olmuştur ki, kadınların nesillerden bu yana anneden-anneye aktarılan eski doğum bilgileri ile bağları kopmuştur. Bu yetenek ve güç dengesi, doğum yapanın yani annenin içgüdüsel kabiliyet, özgürlük ve gücü yeniden geri alınarak onarılmalıdır. Aktif Doğum Hareketi doğum yapan kadınların yeniden içlerindeki gücü keşfetmelerine ve doğumun dünyada yeni baştan algılanmasına adanmıştır.